ERGENLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI

08 Aralık 2012 Cumartesi 08:39 tarihinde yayınlandı 3993 defa okundu
Bayram Ali KAVALCI Tüm Yazıları
Öncelikle bağımlılığın ne olduğunu bir kez daha açıklayarak, ergenlikte madde bağımlılığının ergenlerin hayatında meydana getirdiği tehlikeleri sıralayacağım. Günümüzde alkol ve uyuşturucu bağımlılığı çocukluğun sonlarında ve ergenliğin başlarında başlamaktadır. Ergen, eğlenmek, heyecan aramak, duygusal gerilimlerinden kurtulmak ve otoriteye karşı meydan okumak için sigara, alkol ve bağımlılık yapan diğer maddeleri kullanmayı dener. Bu bağımlılık ruhsal veya fiziksel olabilir. Ruhsal bağımlılık, keyif verici bir uyaranı kullanmaya alışmak, onu arzu etmek ve olmadığı zaman da gerginlik ve kaygı yaşamaktır. Fiziksel bağımlılık, ruhsal bağımlılığın tersine uyarana bağlanma durumudur. Uyaranın yoksunluğunda vücutta titreme, terleme, kusma, kasılma gibi fiziksel değişiklikler görülür. 

Madde kullanımı ve madde bağımlılığı birbirinden farklıdır. Madde kullanımı ruhsal bir bozukluk değildir; ama madde bağımlılığı ruhsal bir bozukluktur. Bir bardak alkol almak ya da bir kerelik uyuşturucu almak ergenlerin ruhsal durumunu bozmaz ya da onların sürekli bu maddeleri kullanacaklarını göstermez. Oysa sürekli bu maddeleri kullanmak ve hayatı onlara göre yönlendirmek ergenlerin ruhsal durumunu etkiler. 
Peki, bir bireyin bağımlı olduğunu nasıl anlarız?

Bağımlı olunan maddeye karşı son 1 yıl içinde bir tolerans geliştirilmiş olması. Yoksunluk belirtileri göstermek ve bundan kurtulmak için bağımlı olunan maddeyi veya benzerlerini almak. Düşündüğünden yüksek dozlarda ve uzun dönemlerde maddeyi kullanmak. Madde kullanımından kurtulmak veya kontrol altına almak için devamlı çaba içinde olmak. Maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcamak. Maddeyi kullanmaktan dolayı sosyal, mesleki ve serbest zaman etkinliklerinde azalma veya bu etkinlikleri terk etmek. Kullanılan maddeden dolayı fiziksel veya psikolojik sorunların varlığına rağmen madde kullanımına devam etmek. 

Şimdide bağımlılığının nedenlerine bakalım; Ergenin aktivitelere katılmaması, destekleyici bir ailesinin ve sosyal çevresinin olmaması onun içinde gerilim yaratır. Ergen bu gerilimden kaçma yolları arar. Alkol ve uyuşturucu kullanımı bu kaçış yollarından biridir. Eğer bunlar onu rahatlatırsa daha sık kullanmak isteyecek ve bu da bağımlılığa yol açacaktır. Ergenleri bağımlılığa iten olaylar “risk faktörleri” diye adlandırılırlar. Bu faktörler depresyon, heyecanlılık, rahatsız aile ortamı ve ezilme duygusu gibi duygusal problemlerdir. Bunlar bencillik, güçsüzlük, umutsuzluk ve güvensizlik gibi duyguları meydana getiriler.  Şimdi de, bağımlılığa iten 5 evreyi açıklıyorum. Birinci evre, alkole duyulan merak. İkinci evre, kendini iyi hissetmenin ne kadar kolay olduğunu öğrenmek. (suç duygusu hariç) Üçüncü evre, sosyal olaylarda içki içmeyi değil de canları isteyince içmeyi öğrenmek. Dördüncü evre, sarhoş olmak hayatın asıl amacı olur. Beşinci evre ’de, iyi olmak için içilir (bağımlılık). Hep daha fazlasına ihtiyaç duyulur. Ve ergende meydana getirdiği etkilerin seyri ise sırasıyla şöyle gelişir,   “Dayanıksız ve güçsüz bir kişilik yapısına sahip olma ve kaygıdan kaçma, İçten denetimli olmaktan çok dıştan denetimli olma, Kendini değersiz algılama, Duygusal bakımdan olgunlaşmamış olma, Hazza yönelik olma, Kötü alışkanlıklara sahip arkadaş çevresi” gibim.

Dünya Sağlık Örgütünün araştırmalarında ailede madde kullanımının olmasının da ergenleri etkilediğini ve onların ailelerini model alarak madde kullanımına başlayabileceklerini bulmuşlardır. Genelde kız çocuklar aileyi daha çok model alırlar, oğlanlar ise almazlar. Bu teori, sosyal öğrenme teorisi olarak adlandırılır. Stresle başa çıkma teorisine göre de istenmeyen, hoş olmayan veya rahatsızlık verici bir aile ortamında bulunma da madde bağımlılığına yol açabilir. Ergenler maddeyi sorunlarıyla başa çıkabilmek için kullanabilirler.

Peki, bağımlı nasıl tedavi edilir? Madde bağımlılarına suçlu olarak değil, birer hasta olarak yaklaşılmalıdır. Tedaviye başlamadan önce bağımlı olan kişiyle birkaç kez konuşulmalı, kişilik yapısı ve bağımlılığı oluşturanların ruhsal, toplumsal nedenlerin belirlenmesine çalışılmalıdır. Bu tedavide amaç bu kişilerin yeniden topluma kazandırılmasıdır.  Çocuğunuza örnek olarak maddelerden uzak durmasını öğretin. Çocuğunuzla açık ve dürüst olarak konuşun. Fikirlerinizi konuştuğunuz gibi hislerinizi de çocuğunuzla paylaşın.  Çocuğunuzun başka yetişkinlerle iletişim kurmasında destekleyici olun. Çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelmesinde destekleyici olun. Çocuğunuza onun fikirlerinin ve kararlarının da önemli olduğunu gösterin.  Çocuğunuzun kendi kararlarının ve sorumluluklarının olmasında saygı gösterin ve ona yol verin. 
Ergenlerde bağımlılığın meydana getirdiği fiziki etkilerden bahsedeyim.

Bir kere, Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde, Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir. Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar. Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyonlar (vehim, hayal görme, işitme vs. ), zeka ve hafıza kayıpları. En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar. Sindirim Sisteminde, bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs. Karaciğer ve Böbreklerde, Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma, sertleşme (siroz). . . Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar, ağır böbrek hastalıkları. Gözlerde, Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adale felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir. Solunum Sisteminde, nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır. 
 
Kan organlarında: Kan, insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık, kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır. 

Sonuca gelecek olursak; Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür. Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, (hayvani) bir hayata mahkûm eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir. Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus, iffet, şeref, haysiyet v. s. ) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz. İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır. İç ve dış düşmanların cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir. Bunlar, Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri birçok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.
 
Son sözüm aileleredir. Lütfen nesillerini devam ettirecek olan evlatlarıyla hangi yaşta ne şekilde ilgilenmeleri gerektiği gibi onları sahiplenip, iyi eğitip, sorunlarıyla vaktinde ilgilenerek, onlara gereken ehemmiyeti vererek, kendileri ve ailenin devamı için çok değerli olduklarını hissettirmekle olur.