Yeni turizm alanları keşfedilmeli

13 Haziran 2020 Cumartesi 08:36 tarihinde yayınlandı 3089 defa okundu
Hüseyin TERZİ Tüm Yazıları

Bölgemizde turizm merkezleri denince insanların ilk aklına gelenler Uzungöl, Ayder Yaylası oluyor.

 

Sayıyı artırmak mümkün ama dışarıdan gelen ziyaretçiler genellikle bu turizm merkezlerimizi ziyaret ediyor. Maalesef bölgemizdeki daha birçok saklı cennetimizi göremeden gidiyorlar.

Oysa turizmden daha çok pay alabilmek için yerli ve yabancı turistlerin bölge illerimizde kaldıkları gün sayısını artırmak için bizim turizme katkı verecek alanların pazarlamasını, tanıtımını çok iyi yapmamız gerekiyor. Turizme sıkışmışlıktan kurtarmak lazım.

Mesela turizme katkı sağlayacak alanlardan bir tanesi de Türkiye’nin en yüksek şelalesi unvanını taşıyan Bulut Şelalesi.

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine 11, Ayder Yaylası’na ise 7 kilometre mesafede bulunan Kaplıca köyü Tolikço Mahallesi'nden 2 kilometrelik bir patikayla ulaşılıyor bu şelaleye.

Çam, meşe, ıhlamur, kestane, gürgen ve çınar ağaçlarının olduğu orman örtüsüyle kaplı bir vadide yer alıyor.

Muhteşem güzelliği ile ziyaretçileri kendisine hayran bırakırken sakinliği ile de insanları dinlendiriyor.

Bulut Şelalesinin yeterince tanıtımı yapılamadığı için ne yazık ki hep arka planda kalmış.

Bölgemizde Bulut Şelalesi gibi daha yüzlerce turizme katkı verecek saklı cennetlerimiz var.

Bu alanların mutlaka turizme açılmalı. Yurtdışındaki tanıtım fuarlarında insanlara anlatılmalı.

Artık insanlar Ayder Yaylası ve Uzungöl’e alternatif yeni alanları görmek istiyor.

DIŞLAMAK YERİNE KAZANALIM

Rize’de bir haber gözüme takıldı. Eski hükümlü bir vatandaş, çay fabrikasında mevsimlik işçi olarak çalışmak için İŞKUR’a başvuruyor. Kurada ismi çıkıyor.
Ancak bu vatandaşımızın iddiasına göre eski hükümlü olduğu için çay fabrikasında işe alınmıyor.

Eğer bu iddia doğru ise hakikaten çok yazık. Açıkçası içim acıdı.

Bu eski hükümlü vatandaşımız üzerinden yola çıkarsak bir insan suç işledi diye ömür boyu lanetli olarak mı yaşayacak?

Elbette ruh hastası olanları, canavarlaşmış canileri ayrı tutuyoruz zaten bu türler toplumdan uzak tutulmalı ancak bu kategorinin dışındaki insanları hafif suç işleyenler de aynı kefeye koyup toplumdan sürekli dışlayacak mıyız?

Bu vatandaşlarımızı topluma kazandırmamız gerekmez mi?

Ayrıca bu eski hükümlü vatandaşımızın yaptığı açıklamalardan belli ki pişman olmuş.

Yaptığı hatalardan ders çıkarmış, hayata bir yerinden tutunmak istiyor.

Şu unutulmamalı ki bu vatandaşlarımızı dışlamaya devam ettiğimiz müddetçe onları farkında olmadan yeni suçlara teşvik edebiliriz.

Ayrıca 4857 sayılı İş Kanununun 30. maddesi de gayet açık. ‘Elli veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde işverenler belli oranda eski hükümlü çalıştırmak zorundadır.’

İnsanları kaybetmeye değil, kazanmaya gayret edelim.